“Engellilerin evleri hapishane, aileleri gardiyan”

Görme engelli müzisyen Metin Şentürk’ün şimdiki amacı engellilerin sorunlarını milletvekili olarak Meclis’e taşımak. Şentürk “Engellilerin evleri hapishane, aileleri gardiyan. Engelleri kaldırıp onları sokağa çıkarmalıyız” diyor.

Müzisyen Metin Şentürk engelliler için çalışmaya devam ediyor. Daha önce Dünya Engelliler Vakfı’nı ve Dünya Engelliler Birliği’ni kuran Şentürk bugünlerde engellilerin sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyabilmek için 7 Haziran seçimlerine hazırlanıyor. İstanbul 2’nci Bölge’den bağımsız aday olan Şentürk’ün en büyük amacı engellileri evlerinden çıkarabilmek. Şentürk ile engellilerin sorunlarını ve ülke gündemini konuştuk.

Milletvekili adayı olmaktaki motivasyonunuz nedir?

30 yıla yakın bir zamandır engellilik algısının pozitif anlamda yukarı taşınmasıyla ilgili çalışıyordum zaten. 2010’da Dünya Engelliler Vakfı’nı kurmuştum. Böylece çalışmalarımız da kurumsallaşmış oldu. Dünya Engelliler Birliği’ni de kurduk bu süreçte. Bu çalışmaların ardından hem engellilerle ilgili sivil toplum kuruluşlarından hem de engelliler ve ailelerinden 7 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olmam konusunda bana büyük bir baskı yapıldı. İlk başlarda “Ben zaten yapmak istediklerimi yapıyorum” diye düşünüyordum. Daha sonra anladım ki bu konuda birinin güçlü bir ses, nefes olmasına ihtiyaç var. Ben de o biri olmaya karar verdim.

“Belediye başkanları yarım gün tekerlekli sandalyeyle gezsin”

Milletvekili olmanız konusunda size baskı yapılırken partilerden de teklif geldi mi?

“Bizden aday ol” gibi teklifler gelmedi ama bir flört dönemi yaşadık. Bu dönemde gördüm ki partilerde disiplin başlığı altında milletvekillerinden susması, sessiz kalması bekleniyor. Bu benim tarzım değil. Bir de Meclis’e girip sessiz kalacaksam ben engelli kardeşlerime ihanet etmiş olurum. Ben iktidarından muhalefetine, azınlığından çoğunluğuna tüm kapıları aşındırmak için gideceğim Meclis’e.

Partilerin seçim bildirgelerini incelemişsinizdir. Engelliler için neler var bildirgelerde?

Ülkede her şey konuşuluyor, başkanlık sistemi, kentsel dönüşüm, barış süreci… Fakat engelli hakları sadece Engelliler Haftası ve 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde gündeme geliyor. Üzerinden geçiyorlar, tozunu alıyorlar. Daha sonra tekrar diğer meselelere odaklanılıyor. Engeller sadece bu tarihlerde gündeme getirilerek aşılamaz. İddiamız şu:
7 Haziran’da milletvekili seçilirsem, Allah’ın izniyle, engelleri kaldırma sürecini başlatacağım. Yürekten söylüyorum. Şimdi bu hükümet döneminde çıkarılmış bir engelliler yasası var: 5378 sayılı yasa. Evet, bu yasa çıkarıldı. Fakat uygulamadıktan sonra yasa çıkarmanın pek de bir anlamı yok. Engellileri evlerinden dışarı çıkaramadıktan sonra bu ülkede fırsat eşitliğini, sosyal devlet kavramını, adaleti konuşamayız. Dünyada ne gelişmeler yaşanıyor,
biz hâlâ kaldırım yüksekliğinde, rampa eğimindeyiz. Benim itirazım bunlara. Ülkemizdeki durum şu: Engellilerin evleri hapishane, aileleri gardiyan. Bitti. Bu kadar. Engelleri kaldırıp onları sokağa çıkarmalıyız.

Her sokağın tekrar elden geçirilmesi lazım.

Ben yerel yöneticilere sesleniyorum: Belediye başkanları yarım gün tekerlekli sandalyeyle gezsin yetki alanlarında. Eğer yürekleri varsa… O zaman
ne demek istediğimi anlayacaklar. Avrupa’da, mimarlık fakültesinden mezun olan çocuklara şehirlerinde bir hafta tekerlekli sandalyeyle gezmeden diploma vermiyorlar. Biz şunu yapacağız; eğer bir bina engelliler için uygun değilse hiçbir yerel yönetici o binaya ruhsat veremeyecek. Bu süreci başlatacağız.

Milletvekili seçilirseniz ilk icraatınız ne olur?

İlk önce engelli kardeşlerime sesleneceğim: “Evlerinizden çıkmaya hazır olun!” Daha sonra her yerin elden geçmesi, engellilerin engellerinin kaldırılması için yerel yöneticilerle çalışacağız. Bir diğer amacım da engellilerin evlerini devlet desteğiyle elden geçirmek. En önemli projelerden biri bu. Sokaklardaki engelleri kaldırırken, evlerdeki engelleri de aşacağız. Bunları yapabilecek güçte bir devletiz.
Sosyal devlet anlayışımız da
buna uygun.

Seçim kampanyanız nasıl yürütülecek?

Sosyal medyayı kullanmaya gayret ediyoruz. Sokaklarda arabalarımızı görecek ve seçim şarkımızı duyacaksınız. Seçim bölgemizin her yerinde, kahvelerde, sokaklarda, pazarlarda, düğün salonlarında beni daha çok göreceksiniz. Bir parti gibi, usanmadan, bıkmadan çalışacağız. İşimiz zor. Ama ben her zaman şunu söylerim: “Zoru başarırım, imkansız 7 Haziran’a kadar zaman alır.” Benim hayatım dört hece üzerine kurulu, bunu benden çok sık duyacaksınız: Sa-mi-mi-yet! Samimiyet varsa orada aydınlık,
sevgi olur.

“Engellilerle ilgili yeteri kadar veri yok”

Seçim bölgenizde kaç tane engelli vatandaş var, bunun araştırmasını yaptırdınız mı?

Dünya sağlık Teşkilatı’nın verilerine göre ülke çapında yüzde 10-12 arasında engelli var. Bizim seçim bölgemizde de bir ya da iki puan yanılmayla aynı yüzdeyi elde ediyoruz. Fakat bizim devletimizde yeteri kadar veri yok. Bu nedenle amaçlarımızdan biri de bir veritabanı oluşturmak. “Nerede, hangi tip engelli yaşıyor?” Bunu bilmezseniz, mesela görme engellilerin yoğun olarak yaşadığı bir yere işitme engelliler okulu açarsanız, bu yanlış bir yatırım olur. Bir de bizim ülkemizde bir standart sorunu var. İzli yollar yapılıyor mesela görme engelliler için. Fakat bir ay sonra o yollar bozuluyor. Para, emek, zaman harcanıyor ama standart olmadığı için her şey boşuna gidiyor. Bunlar da bir rant kapısı oluyor. Ben şunu söylüyorum: Bu alandan şimdiye kadar rant elde eden, etmeyi düşünen ne kadar insan varsa bizden korksun.

Aynı bölgeden seçime giren rakiplerinizle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Tabii ki partilerin çok güçlü adayları var ama ben onları rakip olarak görmüyorum. Rakibim olmaları için partiden istifa edip bağımsız aday olarak bu yarışa girmeliler.

“Sistem değişikliği tek bir zümrenin kararı olamaz”

Başkanlık sistemi konusundaki görüşünüz nedir?

Şu an zaten sancılı bir süreçten geçiyoruz. Etrafımız kaynayan bir kazan. Savaşlar sınırlarımızın hemen ötesinde. Böyle bir ortamda, özgürlük, haklar ve demokrasinin tartışıldığı bir süreçte sistemin adını ne koyarsanız koyun, bu bir işe yaramaz. Benim mantığım bunu söylüyor. Anlayış nedir, ona bakmak lazım. Bugüne kadar parlamenter sistemle geldik. Eğer bu sistem bir gün değişecekse buna iktidarıyla, muhalefetiyle, halkıyla karar verilir. Bu tek bir zümrenin vereceği bir karar değil, olamaz.

Doğayla ilgili bir hassasiyet var. Siz milletvekili seçilirseniz enerji ve doğa konusunda nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Ben enerjideki dışa bağımlılıktan kurtulmamız gerektiğine inanıyorum. Bunun yolu ve yordamı vardır tabii. Bunu bir şekilde çözmemiz lazım. Çünkü biri enerjimizi kestiği anda biz pili bitmiş teyp gibi kalırız. Fakat adımlar doğa ve insan hakları dikkate alınarak atılmalı. Bunlara dikkat edilerek atılacak her adımı destekliyorum. Bu nükleer enerji de olabilir, rüzgar enerjisi de başka bir şey de…

FIRAT KARADENİZ – MİLLİYET COM TR

Yazı gezinmesi